Pages Menu
Categories Menu
ŞAFİ MEZHEBİNE GÖRE TEMİZLİK VE NAMAZ

ŞAFİ MEZHEBİNE GÖRE TEMİZLİK VE NAMAZ

Temizlik: İslâm’da temizlik bazı ibadetlerin ön şartıdır. Maddi temizlik; beden, elbise ve çevre temizliği, Hükmü Temizlik; Abdest, gusül ve teyemmüm, Manevi Temizlik; Hıyanet, Haset, Kibir, Gösteriş ve Hırs gibi kötü huy ve benliklerden temizlenmektir. Yüce Allah huzuruna kalbi selim ile gelinmesini istemektedir. Fıkhî Terim Olarak Taharet: Hem maddi pislikten ve kirlerden hem de hükmü kirlilik halinden (Hades) temizlenmeyi kapsar. Bu taharet su ile yapılır. Su bulunmadığı zaman diğerleri devreye girer.


Suların Hükmü: Mutlak su; Tabii halini koruyan su (Rengi, kokusu, tadı suyun özelliğidir.) Tabiatı ise inceliği ve akıcılığıdır. Mukayyed Sular: İçine bir maddenin katılımıyla veya tabii bir oluşumla meydana gelen sulardır. (Gül, maden suyu, meyve suyu gibi) Durgun su, akarsu, büyük havuz, içine pislik düşmekle temizliğini yitirmez; küçükse yitirir.


Maddi ve Hükmü Kirlilik


Necaset: Asıl olan temiz olmaktır, necislik geçicidir. Ölen, öldürülen kara hayvanı, kan, domuz eti, içkiler, insan idrarı ve dışkısı, helal olmayan hayvan eti, bunun idrarı ve dışkısının dinen necis olduğunda ittifak vardır. Kümes hayvanları pisliği necaseti galize, geyik koyun sığır gibi hayvanların dışkıları ise necaseti hafifedir. Domuz ve köpek derileri hariç tabaklanmayla temiz olur. Aslolan namazı en güzel temiz elbiselerle kılmak gerekirken, bazen şartlar gereği az miktarda pislikle namaz kılınır. Sokaklarda sıçrayan su gibi, sinek pisliği gibi.


Hades: Cünüblük sebebiyle insanda meydana geldiği var sayılan hükmü kirliliktir. Cünüplük, hayız ve nifas büyük hadestir. Abdestle giderilenler ise küçük hadestir.


Temizlenme Yolları: Hadesten abdest, gusül ve teyemmümle temizlenir. Necasetten ise çeşitli yol ve usullerle temizlenir. Bu konuda Hanefîler ve Malikiler toleranslı, Şâfiiler ve Hanbeliler abdestde ve temizlikte şartları daha sıkı tutarlar.

İstibra ve İstinca: İslâm bütün hayatı kuşatır. Küçük abdest yaptıktan sonra bir süre bekleme ve idrar sızıntılarını temizlemeğe istibra denilir. Sızıntı olduğu sürece abdest geçerli olmaz. İstinca; Büyük abdest bozulduktan sonra dışkı ve idrar yollarından yapılacak dışkı ve idrar temizliğine denir. Asıl olan su ve sol el ile yapılmasıdır. Temizlikten sonra kurulanmak sağlığa uygundur

Necasetten taharet
Taharet temizlik demektir. Taharet iki çeşittir; hadesten taharet, necasetten taharet. 
“Hadesten taharet”, namaz kılmaya engel olan abdestsizlik ve cünüplüğü kaldırmaktır. Yani abdesti olmayan kimsenin abdest alması ve cünüp olanın da gusletmesi, demektir. Yine hayız veya nifas kanı kesilen kadının gusletmesi de hadesten taharettir.
“Necasetten taharet”; vücuda, elbiseye veya namaz kılınacak yere, necaset bulaşmış ise, onu temizlemektir. Necaset, namaz kılmaya engeldir. Vücudunda, elbisesinde veya namaz kıldığı yerde az da olsa necaset bulunan kimsenin namazı, sahih yani geçerli değildir.
Necis olan maddelerden bazıları şunlardır:
1- Şarap ve sarhoş eden her türlü sıvılar.
2- İnsanın ve her çeşit hayvanın idrarı.
3- Mezi; ince ve sarı bir su olup, zayıf bir şehvetlenme olduğu zaman, önden çıkar.
4- Vedi; beyaz, bulanık ve koyu bir su olup genellikle; idrar yaptıktan sonra veya ağır bir şey kaldırınca çıkar.
5- İnsanın ve her çeşit hayvanın dışkısı.
6- Kan ve irin.
7- Kusmuk ve mideden gelen her şey.
8- Geviş, yani hayvanın, midesinden çıkarıp tekrar çiğnediği şey.
9- Eşek gibi eti yenmeyen hayvanın sütü.
10- Dine uygun olarak kesilmemiş her çeşit hayvanın ölüsü.
 

Gusül

Gusül, yıkanmak demektir. Cünüp olan kimsenin, hayız ve nifas kanı kesilen kadının gusletmesi farzdır. 
Gusletmeden aşağıdaki işleri yapması haramdır:
1- Kur’an-ı Kerim okumak. Fakat, zikir ayetleri dua niyetiyle okunabilir. Mesela yemeye başlarken-. “Bismillahi”, (Allah’ın adıyla) yemekten sonra: “El-Hamdü lillah” (Allah’a hamd olsun) ve bir hayvana bindikten sonra: (El-hamdü lillahillezi) “Sahhare lena haza vema künna lehti mukrinine ve inna ila Rabbina lemünkalibu-ne.” (Bunu, bizim emrimize veren Allahü teala, her çeşit kusurdan münezzehtir. Böyle olmasaydı, biz buna güç yetiremezdik) ayet-i kerimeleri, sadece zikir niyetiyle okunabilir.
2- Kur’an-ı kerime dokunmak ve onu taşımak.
3- Namaz kılmak. Secde-i tilavet veya secde-i şükür de yapılmaz.
4- Hayızlı ve nifaslı olan kadınlar; namaz kılmazlar ve oruç tutmazlar. Yıkandıktan sonra Ramazan-ı şerifte tutamadıkları oruçları kaza ederler. Fakat namazları kaza etmezler.
5- Hacda Kabe’yi tavaf etmek.
6- Camide durmak. Fakat durmadan geçilebilir.
7- Hayızlı ve nifaslı iken ibadet niyetiyle gusletmek. Mesela cuma günü sünnet olan gusül niyetiyle gusletmek haramdır.
8- Hayızlı ve nifaslı kadınla cinsi münasebette bulunmak haramdır.

Kadın; hayız ve nifas kanı kesildikten sonra ve gusletmeden önce, oruç tutabilir. Abdesti olmayan kimsenin de şunları yapması haramdır: Namaz kılmak, Kur’an-ı kerime dokunmak, Kur’an-ı kerimi taşımak ve tavaf yapmak.

Guslün Farzları


1- Yıkanmaya başlarken niyet etmek: Niyet şöyle yapılabilir: “Neveytü raf’al hadesil-ekber” yani (Büyük hadesi, kaldırmaya niyet ettim.) Hades, namaz kılmaya engel olan durumdur. Bu niyetin sadece Türkçesini söylemek de kafidir.
Niyet kalb ile getirilir, dil ile söylemek ise sünnettir. Niyet, vücuda suyu ilk değdirirken yapılır. Niyetten önce yıkanan yerleri bir kere daha yıkamak lazımdır.
2- Vücut üzerinde herhangi bir necaset varsa önce onu temizlemelidir.
3- Vücudun tamamını yıkamak. Suyu, tenin ve kılların her tarafına ulaştırmak gerekir. Bir kıl veya tenden; bir kıl kadar yıkanmamış birşey kalırsa, gusül geçerli olmaz.
Gusülden sonra yıkanmamış bir yer görülürse, sadece orayı yıkamak kafidir.

Guslün Sünnetleri


Guslederken şu hususlara uymak sünnettir:
1- Gusle başlarken “Besmele” çekmek.
2- Abdestte olduğu gibi, elleri bileklere kadar yıkamak.
3- Gusülden önce tam bir abdest almak.
Ancak abdestten önce avret yerlerini yıkamalıdır. Yoksa abdestten sonra eller buralara değince, abdest bozulur. Abdestten önce avret yerleri yıkanırken gusle niyet etmek de lazımdır.
4- Her yıkayışta, elin ulaşabildiği bedenin her tarafını “delk” etmek yani ovmak.
5- “Müvalat” yani ara vermeden yıkanmak.
6- Suyu; önce başa, sonra sağ omuza, sonra da sol omuza dökmek.
7- Bütün yıkamalara sağ taraftan başlamak.
8- Suyun deriye ulaşmasına engel olmayan kirleri ve pislikleri gidermek. Şayet bunlar, suyun ulaşmasına engel oluyorsa, bunları gidermek farzdır.
9- Avret yeri kapalı olarak gusletmek.
10- Yıkanan her yeri üçer defa yıkamak.
11- Saçları ve parmakları hilallemek.
12- Gusülden önce tırnakları kesmemek ve fazla kılları tıraş etmemek.
13- Mazeret yoksa hiç kimseden yardım almamak.
14- Gusül suyunu üzerine sıçratmamak.
15- Üzerinde kalan su damlacıklarını silkelememek.
16- İhtiyaç olmadan gusül esnasında konuşmamak.
17- Önce vücudun üst kısımlarını, sonra alt kısımlarını yıkamak.
Sünnet Olan Gusüller
Şu durumlarda gusletmek sünnettir:
1- Cuma günü.
2- Ölüyü yıkayınca.
3- Ramazan ve Kurban bayramları için.
4- Kâfir olan kimse, Müslüman olunca. (Cünüp ise gusletmesi zaten farzdır.)
5- Yağmur (yağması) için, ay ve güneş tutulmalarının sona ermesi) için namaz kılmadan önce.
6- Deli iyi olunca, baygın ayılınca.
7- Hacda Arafat’ta, Müzdelife’de Meşar-i Haram’da vakfe yapmak için.
8- Hacda cemrelere taş atmak (şeytanı taşlamak) için.
9- Ter veya kirden temizlenmek için.
10- Kan aldırdıktan sonra.
11- İtikafa girerken.
12- Medine-i münevvere’ye girerken.
13- Çocuk buluğa erince.

Helâ Adabı

Hela adabı şöyledir:
1- Helaya girmeden şu duayı okumak: “Bismillahi Allahümme inni euzü bike minel-hubusi vel-habaisi.” (Allahü tealanın adıyla. Ya Rabbi, erkek ve dişi şeytanların şerrinden sana sığınırım.)
2- Çıktıktan sonra şöyle demek:
(Elhamdü lillahil-lezi ezhebe annil-eza ve afani.)
(Eziyet verici şeyi, benden uzaklaştıran ve bana afiyet ihsan eden, Allahü tealaya hamd olsun.)
3- Sol ayakla girmek, sağ ayakla çıkmak.
4- Ayakta idrar yapmamak.
5- Yıkanılan yerde idrar yapmamak.
6- Helaya başı açık ve yalın ayak girmemek.
7- İdrar damlası kalmadığına kanaat getirmeden abdest almamak. Bir damla idrar sızarsa, hem abdest bozulur, hem de elbise kirlenir.
8- Sol eli ile taharetlenmek.
9- Avret yerine bakmamak.
10- Çıkan pisliğe bakmamak.
11- Sağa sola bakmamak.
12- Otururken ağırlığı sol tarafa vermek.
13- İhtiyaç olmadan konuşmamak.
14- Helaya tükürmemek.
15- Helada ihtiyaçtan fazla kalmamak.
16- Bir şey yiyip içmemek.

Hayz ve Nifas

Namaz kılmak, Kur’an-ı kerim okumak, hac ibadetini yapmak, baliğ olmak, evlenmek, boşanmak, iddet beklemek ve benzeri işler için, kadınlık hallerini bilmek gerekir.


Bu konuda bilinmesi lazım olan hususlardan bazıları şunlardır:
Kadınlar en erken 9 yaşında iken, “hayız” kanını görebilirler. Bu yaştan önce görülen kan hayız kanı değildir. (Hayız, kadınların aybaşı halidir.)
Hayız görmeye başlayan kız baliğa olmuş, yani ergenliğe ulaşmıştır. 15 yaşını dolduran kız, hayız kanı görmese bile baliğa sayılır.
Hayız süresinin en azı bir gün bir gece, yani 24 saattir. En fazlası ise 15 gündür. Şu halde bir gün bir geceden az veya 15 günden çok gelen kan, hayız kanı değildir.
Hayız kanının hep akması lazım değildir. İlk görülen kan kesilip, birkaç gün sonra, tekrar görülürse, aradaki akmadığı günler hep hayız kabul edilir. Mesela, 12 saat gelip kesilse, 14 gün sonra 12 saat aksa, bu 15 günün hepsi hayız kabul edilir.
Kan görüldüğü andan, kesildiği ana kadar olan günlerin sayısına adet zamanı denir. İki hayız arasındaki en az “tuhr” yani temizlik hali 15 gündür. Fakat nifasın en çoğu olan 60 günden sonra bir anlık dahi kan kesilse, sonra aksa bu akan kan, hayız kanıdır. Yani nifas ile hayız arasında 15 gün temizlik olması gerekmez.
Hamile kadının, gördüğü kan, hayız şartlarına uyarsa, hayızdır.
“Nifas” yani lohusalık kanının en azı bir andır. En çoğu 60 gündür.
Nifas kanı ile hayız kanı arasındaki temizlik için belli bir sınır yoktur. Yani 60 günlük lohusa kanı kesildikten bir an sonra, kan tekrar gelse, bu yeni gelen kan, hayız kanıdır ve aradan 15 gün geçmesi gerekmez.
Hayızlı ve nifaslı kadın; namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kabe’yi tavaf edemez. Kur’an-ı kerim okuyamaz. Cinsi münasebette bulunamaz. Kocasının, onun diz ile göbek arasında kalan kısmıyla oynaması haramdır. Kadın; hayızlı iken tutamadığı Ramazan oruçlarını kaza eder. Namazları kaza etmez.
“İstihaza”, dokuz yaşına basmamış kızın gördüğü kandır. Hayız görmekte olan kadının; bir gün bir geceden az veya 15 günden sonra gördüğü kan ve lohusa kadının 60 günden sonra gördüğü kan da istihaza kanıdır.
İstihaza kanı; hastalık sebebiyle gelir. Uzun zaman akması tehlikeli olup, tedavi olmak lazımdır. İstihaza kani; namaz, kılmaya, oruç tutmaya, Kur’an-ı kerim okumaya engel değildir.

Abdest

Abdest : Bazı ibadetlerin ifası için önşart olan ve kendisi de ibadet mahiyetinde olan bir hükmü temizliktir. Arapça vudû ile ifade edilir. Fıkıhta belli uzuvları usulünce su ile yıkamak ve bazılarını mesh etmektir. Fıkıh dilinde necasetten temizlenme taharet olarak anılır.
(Maide suresi altıncı ayeti ezberleyiniz.)
Abdestin dini değer ve bağlayıcılık hükmü farz, vacib ve mendup şeklinde üç çeşittir. Namaz kılmak, kabeyi tavaf, tilavet secdesi yapmak, Kur’ân-a el sürmek için abdest dinen gereklidir. Bunları yaparken abdestli bulunmanın farz olduğunda ihtilaf yoktur.
Abdest, belli organları belli bir usule göre yıkamaktır. Bu yıkama gelişi güzel değildir. Bunun farzları vardır, sünnetleri vardır, edebleri vardır. 

Abdestin farzları:
1- Niyet etmek. Abdest almak isteyen kimse, hadesin yani abdestsizliğin kaldırılmasına niyet eder. Niyet, yüzü yıkarken yapılır. Daha önce yapılırsa sahih olmaz. Niyet, kalb ile yapılır, dil ile söylenmesi de sünnettir. “Neveytü raf’al-hadesi” yani (abdestsizliği gidermeye niyet ettim) şeklinde niyet edilebilir. Bu niyetin sadece Türkçesi-ni söylemek de kafidir.

2- Yüzü yıkamak. Yüzün uzunluğu, saç bitiminden çene kemiğinin altına kadardır. Eni ise, iki kulak memesi arasında kalan kısımdır. Yüzde bulunan hafif sakal, kirpik, kaş, bıyık, favori ve dudak altındaki kılların hem altını hem de üstünü yıkamak gerekir. Gür olan sakalın sadece dışını yıkamak kafidir. Hafif sakal, karşıdan bakıldığında altındaki tenin görüldüğü sakaldır. Gür sakal ise, karşıdan bakıldığında altındaki tenin görülmediği sakaldır.

3- Kolları dirseklerle beraber yıkamak. Kol, parmak uçlarından dirseğe kadardır. Dirsek de dahildir. Abdes-te başlarken ellerin yıkanması kafi değildir. Yüzü yıkadıktan sonra kolları yıkarken de, eleri yıkamak gerekir.

4- Başın, ten veya saçından bir kısmını mesh etmek. Bir kıl veya bir kıl kadar başın tenini meshetmek de kafidir. Hepsini meshetmek sünnettir.

5- Ayakları, yandaki aşık kemikleriyle beraber yıkamak. Parmakların arasını ve ayaktaki yarıkları yıkamak da farzdır. Ayak üzerinde ve tırnaklar altında bulunan; suyu, altına geçirmeyen kir ve benzeri şeyleri gidermek de lazımdır. Parmak aralarına, hilalleme yapmadan su ulaşmıyorsa, hilallemek de gerekir.

6- Tertip üzere abdest almak. Yani sıra ile yüzü, kolları yıkamak, başı meshetmek, sonra ayakları yıkamak. Ancak denize, göle girip çıkan kimse, abdeste niyet ederse abdesti sahih olur, tertip aranmaz. 

Abdestin sünnetleri:
1- Kıbleye dönmek.
2- Euzü-Besmele çekmek.
3- Misvak kullanmak.
4- Suyu, üzerine sıçratmamak.
5- Elleri yıkarken, abdestin sünnetine niyet etmek. Mesela, “Neveytü sünnet-el-vudui” (abdestin sünnetine niyet ettim) demek.
6- Elleri bileklere kadar yıkamak.
7- El ve ayak parmaklarının aralarını hilallemek.
8- “Mazmaza” yapmak yani ağza su vermek, “istinşak” etmek yani burna su vermek.
9- Yıkamaya, yüzün üst tarafından başlamak ve suyu yüzüne çarpmamak. Gür olan sakalı hilallemek.
10- Başın tamamını meshetmek. Kulakların içini ve dışını yeni bir su ile meshetmek.
11- Abdest azalarını ovalamak.
12- Bütün azalarda; sağı, soldan önce yıkamak.
13- Bütün yıkamaları üçer defa yapmak.
14- Abdest alırken konuşmamak.
15- Abdest azalarını silmemek. Yani kurulamamak.
16- Abdest suyunun artığından içmek ve birazını elbiseye serpmek.
17- Azaları ara vermeden, arka arkaya yıkamak.
18- Abdest aldıktan sonra Kıbleye dönerek, ellerini semaya doğru kaldırıp dua etmek

Abdestin mekruhları
Abdestin mekruhlarından bazıları şunlardır:
1- Suyu normalden fazla kullanmak.
2- Solu, sağdan önce yıkamak.
3- Azaları üç defadan fazla veya az yıkamak.
4- Abdest uzuvlarını silmek.
5- Abdest uzuvlarını silkelemek.
6- Boynu mesh etmek.
7- Helada abdest almak.

Abdesti bozan şeyler:
1- Ön veya arkadan bir şeyin çıkması.
2- Baygınlık, delilik, sarhoşluk ve uyumak.
3- Yabancı bir kadına dokunmak. Hanım, hanımın kız kardeşi, halası ve teyzesi de yabancıdır.
4- Kendisinin veya çocuk da olsa başkasının ön veya arka avretine elin içiyle çıplak olarak dokunmak.

Abdest nasıl alınır?
Önce kıbleye dönülür. Euzü-Besmele çekilir ve abdestin sünnetine niyet edilerek mesela “Neveytü sünnet-el-vudui” (abdestin sünnetine niyet ettim) diyerek eller, bileklere kadar yıkanır.
Sonra ağıza ve buruna üçer defa su verilir. Misvak kullanılır.
Sonra abdestin farzına niyet edilerek yüz yıkanır. Niyetin yeri kalbdir. Dil ile söylemek ise, sünnettir. “Neveytü raf al-hadesi” yani (abdestsizliği gidermeye niyet ettim) şeklinde niyet edilebilir. Bu niyetin sadece Türkçesini söylemek de kafidir. Yüz, yukarıdan aşağıya doğru yıkanır.
Sonra parmak uçlarından, dirseğe kadar (dirsek dahil olmak üzere) üçer defa önce sağ kol, sonra aynı şekilde sol kol yıkanır, parmak araları hilallenir. Bu yıkamalar yapılırken organlar ovalanır.
Sonra başın tamamı meshedilir. Sonra yeni bir su ile kulakların içi ve dışı meshedilir.
Sonra sağ ayak, yandaki aşık kemiklerine kadar (bu kemikler dahil olmak üzere) üç defa yıkanır, sonra aynı şekilde sol ayak yıkanır ve ayak parmaklarının arası hilallenir. Abdestte kullanılan sudan bir miktar içilir ve biraz su elbiseye serpilir. Bundan sonra bildirilen dualar okunur.

Sargı Üzerine Mesh: Yara sargısı çözülmeyip üzerinin mesh edilmesiyle yetinilir. Hükmen yıkamadır. İlaç ve merhemin üzerin mesh de sargı gibidir. Doldurulmuş veya kaplanmış dişler de sargılı yara gibidir. Su, kaplama ve dolguya ulaşsa yeterlidir

Mest üzerine mesh
Abdestte, mest üzerine mesh etmek, ayakları yıkamanın yerine geçer.
Meshin müddeti, mukim için bir gün bir gece yani 24 saat, misafir için 3 gün 3 gece yani 72 saattir. (Mukim, evinde bulunan kimsedir.)
Bir kimse, mukim iken mesheder ve meshin müddeti bitmeden sefere çıkarsa, bir gün bir gece yani 24 saat mesheder.
Seferde iken meshedip, mesh müddeti bitmeden mukim olursa, şayet 24 saat geçmiş ise, hemen mesh müddeti biter. 24 saat geçmemiş ise, 24 saat tamamlandıktan sonra biter.
Meshin müddeti; yel kaçırmak ve delirmek gibi gayr-ı ihtiyari abdest bozulduğunda, hadesin (abdestsizliğin) sonundan başlar. Namahrem bir kadına dokunmak ve uyumak gibi ihtiyari olarak abdest bozulduğunda ise, hadesin (abdestsizliğin) başından başlar.
Meshin şartları:
1- İki mesti abdestli iken giymek. Tek ayağa mest giymek caiz değildir.
2- Mestlerin temiz olması.
3- Mestlerin, ayağı yanlardan ve alttan örtmesi ve aşık kemiklerini de içine alması. Hiç yırtığının bulunmaması.
4- Mestlerin dayanıklı olması.
5- Üzerine, su serpildiği takdirde, suyu geçirmemesi.
Meshi bozan şeyler
Dört şey meshi bozar:
1- Mesh müddetinin dolması.
2- Mestlerden birinin veya ikisinin ayaktan çıkması.
3- Guslü gerektiren bir durumun meydana gelmesi. Mesela kişini cünüp olması.
4- Mestin yırtılması.

Mesh şekli
Mestin üst tarafından bir kısmını meshetmek farzdır. En iyi mesh şekli şöyledir:
Her iki el ıslatıldıktan sonra, parmaklar açık tutarak sağ eli, üstten ayak parmaklarının üzerine koyup, ayak bileğine doğru ve onunla birlikte de sol eli alttan topuk üzerine koyup parmaklara doğru çekerek mesh yapılır.
Abdestli iken, mest ayaktan çıkarsa veya meshin müddeti dolarsa, sadece ayakları yıkamak kâfidir.

Teyemmüm
Suyun bulunmadığı veya bulunduğu halde kullanılamadığı durumlarda, abdest veya gusül yerine, teyemmüm edilir. Teyemmüm, temiz bir toprağı niyetle yüze ve kollara sürmektir.
Teyemmümün şartları şunlardır:
1- Teyemmümü gerektirecek bir sebebin bulunması.
2- Vakit girdikten sonra teyemmüm etmek. Vakitten evvel alınan teyemmümle farz namaz kılınmaz.
3- Tozlu ve temiz toprakla teyemmüm etmek. Kum, kireç ve taşla teyemmüm edilmez.
Tozlu kum da, temizleyici toprak sayılır. Gerek temizleyici toprağın, gerekse kumun içinde toz bulunmadığı takdirde, bunlarla teyemmüm etmek sahih yani geçerli olmaz.
Toprağın yakılmış olmasının zararı yoktur. Ancak yakılmış olan toprak, kül haline gelmemiş olmalıdır. Kuru çamur, dövülüp toz haline gelirse, bununla da teyemmüm edilebilir.
4- Teyemmüm edilecek toprağın, müstamel de olmaması gerekir. Müstamel toprak, teyemmüm esnasında meshedilen organda kalan veya organın üzerinden yere dökülen topraktır.
5- Su bulunmadığı için teyemmüm ediliyorsa, vakit girdikten sonra suyu aramak. Su, arandıktan sonra bulunmazsa, o zaman teyemmüm edilir.

Teyemmümün farzları:
1- Niyet etmek. “Neveytü istibahate fardis-salati” (Farz olan namazı, mubah kılmaya niyet ettim) şeklinde niyet edilir. Abdestte olduğu gibi, “abdestsizliği kaldırmaya niyet ettim”, denilmez.
2- Toprağa, en az iki kere elleri vurmak.
3- Yüzün tamamını meshetmek.
4- Parmak uçlarından dirseğe kadar (dirsek dahil) kolların tamamını meshetmek.
5- Tertip üzere teyemmüm etmek. Yani önce yüzü, sonra kolları meshetmek.

Teyemmümün sünnetleri:
1- Başlarken Besmele çekmek.
2- Önce sağ kolu, sonra sol kolu meshetmek.
3- Yüzü, üst tarafından başlayarak, kolları ise parmak uçlarından başlayarak meshetmek.
4- Fazla toprak gelmişse, elleri birbirine vurarak azaltmak.
5- Müvalat, yani ara vermeden teyemmüm almak.
6- Birinci vuruştan önce, varsa yüzüğünü çıkarmak, (İkinci vuruşta çıkarmak ise, farzdır.)
7- Her iki vuruşta da parmakları açık bulundurmak.
8- Başlamadan ağzı misvaklamak.
9- Bitirdikten sonra, abdestten sonra bildirilen duayı okumak.
10- Bir uzvun tamamını meshetmeden elleri, onun üzerinden kaldırmamak.

Teyemmümü bozanlar:
1- Abdesti bozan şeylerin tamamı, teyemmümü de bozar. Fakat abdesti bozan şeyler, gusül yerine alınan teyemmümü bozmaz.
2- Namaza başlamadan önce, suyu bulmak veya suyun bulunacağını zannetmek.

Teyemmüm nasıl yapılır?
Teyemmüm şöyle yapılır:
Parmaklar açık olduğu halde, eller toprağa vurulur ve yukarıdan başlanarak yüzün tamamı meshedilir. Yüz mes-hedilirken niyet edilir. Mesela: “Neveytü istibahate fardis-salati” (Farz olan namazı, mubah kılmaya niyet ettim) şeklinde niyet edilebilir.

Sonra bir defa daha eller toprağa vurulur; önce sol elin dört parmağının içiyle, sağ kolun alt yüzü, parmak ucundan dirseğe doğru meshedilir. Sonra, sağ kolun iç yüzü de, sol avuçla, dirsekten avuca kadar meshedilir ve sonra sol baş parmağın içi ile, sağ baş parmağın dışı meshedilir.

Daha sonra -bir kere daha elleri toprağa vurmadan- aynı şekilde sol kol da meshedilir. İki vuruşla yüz ve kollar tam olarak mesh edilemezse, daha çok vuruş yaparak mesh etmek yapmak gerekir

NAMAZ

İbadet Allah’a gönülden isteyerek yönelmek, tapmak, boyun eğmek ve itaat etmek demektir. Sırf Allah rızası için yapılır. Kur’ân da ibadetle ilgili emirler şekil ve biçimsel değildir. İbadetin mahiyetine ve kime yapılacağına ve nasıl yapılacağına yöneliktir. Hz. Peygamber’in söz ve fiilleri ibadetleri biçimlendirmiştir. Hz. Peygamber için namaz, yüce Yaratıcıyla buluşma ve münacaat halidir.
Namaz başlangıçta sabah ve akşam ikişer rekaattı. Mirac hadisesinden sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır. Namazı terketmek büyük günahtır. İnsanın maddi ve manevi tuemizliğinin vasıtasıdır, günahlardan arınmanın yoludur. Namazın özü kalbin huşu ve huzur içinde olmasıdır. Namaza duran kişi kendisinin Allah’ın huzurunda olduğunu bilmelidir.
İslam Dini; namaza çok büyük önem vermiştir. Namaz, imandan sonra en önemli ibadettir. Bunun için namazları vaktinde kılmalı ve kazaya kalmış namazlar varsa, hiç vakit geçirmeden kaza etmelidir. Çünkü namazı, vaktinde kılmak farz olduğu gibi, kılınmayanları kaza etmek de farzdır. 
Namaz iki türlü kazaya kalır: 
1- Uyku, unutma gibi meşru bir özürle kazaya kalan namaz. 
2- Özürsüz olarak, tembellikle veya kasten kılmamakla kazaya kalan namaz.
Uyumak, unutmak gibi meşru ve geçerli bir özürle kazaya kalan namazları, kaza etmekte acele etmek müstehabdır.
Fakat terk edilen, yani özürsüz olarak kılınmayan namazları, acele kaza etmek farzdır. Kendisinin ve bakmakla mükellef olduğu kimselerin geçimini temin etmek için çalışmak mecburiyetinde olduğu zamanın dışındaki bütün vaktini, kaza namazı kılmaya harcamak farzdır. Özürsüz olarak kazaya bıraktığı namazlarının tamamını kılmadan, sünnet namazları kılmak caiz değildir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Hiç şüphe yok ki, beş vakit namaz, günahları giderir, tıpkı suyun kiri giderdiği gibi.” 
“En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.” 
“Cennetin anahtarı namazdır.”

Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için, terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hadis-i şeriflerde şöyle buyuruluyor:
“Namaz dinin direğidir, namazı terkeden dini yıkmış olur.”
“Hiç şüphe yok ki, kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.”
“Şüphesiz namazı, kasden terkeden, Allah’ın ve Resulünün zimmetinden beri olur.”

Ezan ve İkamet

Ezan ve ikamet okumak sünnet-i müekkededir. İkisi de sadece farz namazlar için okunur. Nafile için okunmazlar. Bir kimse, kazaya kalmış birkaç namazı arka arkaya kılarsa veya iki namazı cem’ederse, sadece bir ezan okur. Fakat her farz için ayrı ayrı ikamet getirir.
Ezanın şartları:
1- Ezan okuyan kimsenin Müslüman olması.
2- Ezan okuyan kimsenin mümeyyiz olması.
3- Tertibe riayet edilmesi.
4- Kelimeler arasında uzun fasıla verilmemesi.
5- Başkasının ezanına bina edilmemesi.
6- Şayet cemaat için okunuyorsa, yüksek sesle okunması.
7- Vaktin girmiş olması.
8- Ezan okuyan kimsenin erkek olması.
Ezanın sünnetleri:
1- “Terci” yapmak. Yani Kelime-i şehadeti yüksek sesle söylemeden önce, kendi kendine gizli olarak söylemek.
2- “Tertil” yapmak. Yani her kelimeyi teker teker okumak. Tekbirlerin her çifti ise, birer sesle okunur.
3- Sabah ezanında “Tesvib” yapmak. Yani “hayye alel-felah” dedikten sonra iki defa, “essalatü hayrün minennevm” sözlerini söylemek.
4- Kıbleye dönmek ve “hayya alessalat” derken sağa, “hayye alelfelah” derken de sola başıyla dönmek.
5- Ezan okuyacak kimsenin; şehadeti makbul, adil biri olması, sesinin gür ve güzel olması.
6- Ezanı, duyan kimsenin; müezzinin dediğini tekrar etmesi sünnettir. Ancak müezzin, “hayya alessalat” ve “hayye alelfelah” dediğinde; “la havle vela kuvvete illa billah” denir. Sabah ezanında, “essalatü hayrün minennevm” dediğinde de, “sadakte ve berirte” denir. Ayrıca hem müezzinin hem de ezanı duyan kimsenin; ezan bittikten sonra, Peygamber efendimize salat (salevat) getirmesi ve şu duayı okuması sünnettir:
“Allahümme Rabbe hazihid-da’vetit-tammeti vessalatil-kaimeti ati Muhammedenil el-vesilete vel-fadilete veb’ashu makamen mahmuden-il-lezi veadtehu inneke la tuhliful-miade.” Meali: (Ey bu eksiksiz da’vetin ve zamanı gelmiş namazın rabbi olan Allah’ım! Hazret-i Muhammed’e; Vesile’yi, Fadile’yi, yüce ve yüksek olan dereceyi ihsan buyur ve Onu, kendisine va’d ettiğin Makam-ı mahmud’e ilet, şüphesiz sen sözünden caymazsın.)

Namaz vakitleri
Vaktin girmiş olması, namazın şartlarındandır. Namaz vakitleri şöyledir:
1- Sabah namazının vakti; Fecr-i sadık’ın doğuşu ile başlar, güneşin doğuşuna kadar devam eder.
2- Öğle namazının vakti; zeval ile (yani güneşin tepeden, batıya doğru kaymaya başlamasıyla) başlar ve -istiva zamanındaki gölge hariç- her şeyin gölgesi kendi boyu miktarı uzadığı zamana kadar devam eder.
3- İkindi namazının vakti; öğle namazının vaktinin sona erdiği andan başlar ve güneşin batışına kadar devam eder.
4- Akşam namazının vakti; güneşin tam olarak batmasıyla başlar ve Şafak-ı ahmer’in (kırmızı şafakın) kaybolmasına kadar devam eder.
5- Yatsı namazının vakti; akşam namazının vaktinin çıkmasıyla başlar, Fecr-i sadık’ın doğmasına kadar devam eder.

Beş vakit namaz ve sünnetleri
Günde beş vakit farz namaz vardır. Sabah namazının farzı 2, öğlenin 4, ikindinin 4, akşamın 3, yatsının da 4 rekâttır.
Ayrıca beş vakit namazın farzları ile birlikte kılınan ve “Revatib” denilen sünnet namazlar da vardır. Bunlar, “Müekked” ve “Gayr-ı müekked” olmak üzere iki çeşittir. 
Müekked sünnetler on rekât olup şunlardır:
1- Sabah namazının farzından önce iki rekât.
2- Öğle namazının farzından önce iki, sonra da iki rekât.
3- Akşam namazının farzından sonra iki rekât.
4- Yatsı namazının farzından sonra iki rekât.
Gayr-ı müekked sünnetler de şunlardır:
1- Öğle namazının farzından önce iki, sonra da iki rekât.
2- İkindi namazından önce dört rekât. Bunları, ayrı ayrı olarak, ikişer rekât halinde kılmak efdaldir.
3- Akşam namazının farzından önce iki rekât.
4- Yatsı namazının farzından önce iki rekât.
Yatsı namazının farzı ve sünnetleri kılındıktan sonra, vitir namazı kılınır. Vitir namazının en azı bir, en çoğu da on-bir rekâttır. Her iki rekâtte bir selam verip, en son bir rekât daha kılıp selam vermek efdaldir. Üç rekât olarak kılmak için; evvela iki rekât kıldıktan sonra selam verip, sonra bir rekât kılmak efdaldir.

Mekruh vakitler
Nafile namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler şunlardır:
1- Sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğuncaya kadar.
2- Güneş doğduktan sonra, bir mızrak boyu yükselinceye kadar.
3- İstiva vaktinden yani güneşin, semanın ortasında olduğu vakitten, öğle namazı vakti girinceye kadar. Fakat Cuma günü, bu vakitte nafile namaz kılmak, mekruh değildir.
4- İkindi namazını kıldıktan sonra, güneş sararıncaya kadar.
5- Güneşin sarardığı andan, batıncaya kadar.
Bu vakitlerde, sebebi kendisinden sonra olan nafile namaz kılmak tahrimen mekruhtur. Bu vakitlerde, sadece kaza namazı ve sebebi kendisinden önce olan nafile namazlar kılınabilir. Mesela camiye giren kimse, “Tehiyyet-ül-mescid” namazı kılabilir. Çünkü bunun sebebi olan camiye girmek, kendisinden öncedir. Mekke-i mükerremede ise, nafile namaz kılmanın mekruh olduğu vakit yoktur.

Namaz nasıl kılınır?

Namazın vücub şartları
Namazın vücub yani farz olmasının şartları şunlardır:
1- Müslüman olmak.
2- Baliğ olmak.
3- Akıl sahibi olmak, deli, baygın olmamak.
4- Kadının; hayız ve nifas halinde olmaması. Hayız veya nifas halinde iken namaz kılınmaz ve kılınmayan namazlar kaza edilmez. Ancak tutulmayan, Ramazan oruçları kaza edilir.

Namazın sıhhat şartları

Namazın sıhhat yani geçerli olmasının şartları şunlardır:
1- Hadesten taharet. Yani cünüp olanın gusül etmesi, abdestsiz olanın da, abdest alması.
2- Necasetten taharet. Yani vücutta, elbisede ve namaz kılınan yerde necaset bulunmamak.
3- Setr-i avret yani avret yerinin örtülmesi. Avret yeri; erkek için, göbekle diz arası, kadın için ise; yüz ve eller hariç vücudun tamamıdır.
4- Vaktin girmesi.
5- Kıbleye doğru namaz kılmak.
6- Namazın nasıl kılınacağını bilmek.
7- Namazı bozan işleri yapmamak. Mesela birşey yememek, içmemek ve konuşmamak.

Namazın rükünleri
Namazın rükünleri yani içindeki farzları şunlardır:
1- Niyet etmek. Niyet, kalb ile yapılır, dil ile söylenmesi sünnettir. Ayrıca niyetin, Tekbiret-ül-ihram ile beraber getirilmesi gerekir. Yani “Allahü ekber” demekle beraber niyetin kalben yapılması gerekir. Farz namazda niyetinin üç şartı vardır. Bunlar: 
a) Kasıd, yani namaz kılmaya azmetmek,
b) Tayin, yani kılınacak namazın adını söylemek, 
c) Farziyet, yani kılınacak namazın farz olduğunu tavsif etmek. Kılınacak namaz, belli bir nafile ise; kasıd ve tayin şarttır. Mutlak nafile ise, sadece kasıd şarttır.
2- Tekbiret-ül-ihram. Yani niyet getirirken “Allahü ekber” demek.
3- Fatiha okumak. Her rekâtte Fatiha’yı, Besmele ile birlikte okumak farzdır.
4- Kıyam yani ayakta durmak.
5- Rüku’ya varmak.
6- İtidal, yani rüku’dan kalkmak.
7- İki secde yapmak. Secdede, ayak parmaklarının içlerinin (altlarının) yere konulması gerekir. Dolayısıyla parmakların dışlarını veya uçlarını yere koymak kafi değildir.
8- İki secde arasında oturmak.
9- Son oturuş.
10- Son oturuşta Tehiyyat (Teşehhüd) okumak.
11- Son Tehiyyat’tan sonra, salevat-ı şerife getirmek.
12- Sağ tarafa selam vermek. “Esselamü aleyküm ve rahmetüllah” şeklinde selam verilir.
13- Tertip üzere namaz kılmak.
Tumanine’ye riayet etmek de ayrıca farzdır. Tumane; rüku’de, itidalde, iki secdede ve iki secde arasında: “Sübhanallah” (yani Allah, bütün kusurlardan münezzehtir) diyecek kadar beklemektir.
Tadili Erkân: Rükunları; Düzgün, yerli yerinde ve düzenli yapmaktır.


Namazın eb’ad sünnetleri
Namazın sünnetleri iki kısımdır. Bir kısım sünnetlerine “eb’ad” denir. Bunların herhangi birisi, unutulduğu veya terkedildigi zaman, secde-i sehv yapılır. Bu sünnetler şunlardır:
1- Birinci Teşehhüdü okumak ve bu teşehhüdden sonra, Peygamber efendimize salevat getirmek.
2- İkinci Teşehhüdden sonra, Peygamber efendimizin Âline salevat getirmek.
3- Sabah namazının ikinci rekâtinde, rükudan kalktıktan sonra, ayakta Kunut okumak ve Kunutta, Peygamber efendimize, Âline ve Eshabına salat ve selam getirmek.
4- Ramazan ayının ikinci yarısından itibaren, vitir namazının son rekâtında; rükudan kalktıktan sonra, ayakta Kunut okumak ve Kunutta, Peygamber efendimize, Âline ve Eshabına salat ve selam getirmek. Sabah namazı ve vitirde okunan Kunut şöyledir:
“Allahümmeh-dini fi men hedeyte ve afini fi men afeyte ve tevelleni fi men tevelleyte ve barik li fima a’tayte ve kini şerre ma kadayte feinnke takdi vela yukda aleyke ve innehu la yezillu men valeyte vela yeizzu men adeyte tebarekte Rabbena ve tealeyte felekel-hamdu ala ma kadayte estağfirukellahümme ve etubu ileyke ve sallallahu ala Muhammedin-in-nebiyyil-ummiyyi ve ala Alihi ve Sahbihi ve selleme.”
Meali: (Allah’ım! Hidayete erdirdiklerinle beraber beni de hidayete erdir, afiyet verdiklerinle beraber bana da afiyet ver, himaye ettiklerinle beraber beni de himaye eyle, verdiklerini benim için bereketli kıl, kaza ettiklerinin şerrinden beni koru. Çünkü sen hükmedersin, sana hükmedilmez, himaye ettiğin kimse zelil olmaz, zelil ettiğin kimse de aziz olmaz. Hayır ve bereketin çoktur, sen çok yücesin. Kaza ettiğin şeyler üzerine hamd sana mahsusustur. Allah’ım, senden mağfiret diliyor ve sana tevbe ediyorum. Allah’ın salat ve selamı, Muhammed aleyhisselamın, Ali’nin ve Eshabının üzerine olsun.)


Namazın hey’at sünnetleri
Namazın bir kısım sünnetlerine de, “hey’at” denir. Bu sünnetlerin, unutulması veya terkedilmesi halinde, secde-i sehiv gerekmez. Bu sünnetler şunlardır:
1- Niyeti dil ile söylemek. Kalb ile getirmek ise, farzdır.
2- Tekbiret-ül-ihramı alırken, rüku’a giderken, rükudan kalkarken ve birinci Tehiyyatı okuyup üçüncü rekâte kalkarken, parmaklar normal biçimde açık olarak, başparmak kulak memesinin hizasına gelecek şekilde elleri kaldırmak.
3- Kıyamda yani ayakta; elleri göğsün altında, göbeğin üstünde ve biraz sola doğru meyilli olarak bağlamak.
4- Namazda secde yerine bakmak.
5- Tekbiret-ül-ihramdan sonra, iftitah duasını okumak. İftitah duası şöyledir:
“Veccehtü vechiye lillezî fetares-semâvâti vel-erda hanîfen müslimen ve mâ ene minel-müşrikîne inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil-âlemîne lâ şerîke lehû ve bi zâlike ümirtü ve ene minel-müslimîne.”
Meali:
(Batıl dinlerden uzak durarak ve Müslüman olarak; yüzümü, gökleri ve yeri yaratan (Allah’a] çevirdim. Ben, [Allah’a] ortak koşanlardan değilim. Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin rabbi olan Allah’ındır. O’nun ortağı yoktur. Ben, bununla emrolundum. Ve ben, Müslümanlardanım.)
6- Kıraatin açıktan okunduğu rekâtlerde Fatihayı ve ondan sonraki sureyi okurken gizlice Euzü çekmek. Besmele açıktan okunur. Fatiha okumaya başlarken, Besmele çekmek ise farzdır.
7- Fatihadan sonra “amin” (kabul buyur) demek.
8- İlk iki rekâtte Fatihadan sonra birer sure veya en az birer ayet okumak. Birinci rekâtte okunan surenin ikincide okunandan daha uzun olması sünnettir.
9- Rükuda, üç kere: “Sübhane Rabbiyel-azim ve bihamdihi” (Büyük Rabbim, her türlü kusurdan münezzehtir, O’na hamd olsun) demek.
10- İtidale kalkarken, “semiallahü limen hamidehü” (Allah, kendisine hamd edenin, hamdini kabul etti)di yerek doğrulmak. Tam olarak doğrulunca: “Rabbena lekel-hamdü, mil’es-semavati ve mil’el-ardi ve mil’e ma şi’te min şey’in ba’du.”
Meali:
(Ey Rabbimiz! Göklerin dolusu, yerin dolusu ve bundan sonra istediğin şeyin dolusu, hamd sana mahsustur.)
11- Secdede üç kere: “Sübhane Rabbiyel-ala ve bihamdihi” (En yüce olan Rabbim, her kusurdan münezzehtir, O’na hamd olsun) demek.
12- İki secde arasında: “Rabbiğfir li verhamni vecburni ver-zukni vehdini ve afini ve’fu anni” duasını okumak. Meali: (Ya Rabbi! Günahlarımı bağışla, bana rahmet eyle, eksiklerimi kapat, bana rızık ver, bana hidayet nasib eyle, bana afiyet ver ve beni affeyle.) İki secdeyi yapıp ayağa kalkmadan önce, hafifçe oturup öyle kalkmak. Buna, “Cülus-ul-istiraha” (istirahat oturuşu) denir.
13- Rükuda elleriyle diz kapaklarını kavramak.
14- Rükuda baş ile arkayı aynı hizada tutmak.
15- Bütün oturuşlarda, “iftiraş” yapmak, yani sağ ayağı dikip sol ayağı yatırarak üstüne oturmak. Sadece son oturuşta, “teverrük” yapılır, yani sağ ayak dikilir; sol ayak da, sağ ayağın altından çıkarılır.
16- Kıyamda ve rükuda iki ayağın arasını bir karış kadar açık bırakmak.
17- Secde yaparken, elleri, omuzların hizasına koymak, parmakları kapatmak.
18- Bütün oturuşlarda ve her iki teşehhüdü okurken, elleri dizlerin üzerine koymak.
19- Teşehhüdden sonra şu duaları okumak:
Allahhumme inni euzü bike min azabil-kabri ve min azabinnari ve min fitnetil-mahya vel-memati ve min fitnetil-mesihid-deccali.”
Meali:ö(Ya Rabbi! Şüphesiz ben, kabir zabından ve ateş azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, mesih olan Deccalin fitnesinden sana sığınırım.)
“ Allahhummeğfir li ma kaddemtu ve ma ehhartu ve ma esrartu ve ma a’lentu ve ma esraftu ve ma ente e’lemu bihi minni entel-mukaddimu ve entel-muahhiru la ilahe ille ente.”
Meali: (Ya Rabbi! Geçmiş zamanda işlediğim, gelecek zamanda işleyeceğim, gizli olarak işlediğim, aşikare olarak işlediğim, israf olarak işlediğim ve senin benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı affeyle. Öne alan ve geciktiren sensin, senden başka ibadet edilecek kimse yoktur.) 
Tehiyyattan sonra; kendine, bütün mü’minlere mü’minlere dua etmek de sünnettir.
20- Erkekler için yalın ayak namaz kılmak.
21- Farz namazdan sonra nafile namaza kalkmadan önce, bildirilen zikir ve duaları yapmak üzere oturmak sünnettir.

Namazın Mekruhları

Namazın mekruhları şunlardır:
1- Elbiseyle oynamak, parmak çıtlatmak veya parmakları birbirine geçirmek.
2- Elbisenin kolları sıvalı olarak namaza durmak.
3- Havaya veya sağa sola bakmak.
4- Özürsüz olarak ağırlığı bir ayak üzerine vermek.
5- Başı açık olarak namaz kılmak.
6- Alçak sesle okunacak yerde yüksek sesle, yüksek sesle okunacak yerde alçak sesle okumak. Bir de, imamın arkasında, yüksek sesle okumak.
7- Zarar görme tehlikesi varsa gözleri yummak.Şayet zarar görme tehlikesi yoksa, “hilaf-ı evla”dır (yani öyle yapmamak daha iyidir.)
8- Secdede erkeğin; karnını uyluklarına yapıştırması, kadının da bunun aksine; karnını uyluklarından uzaklaştırması.
9- Küçük ve büyük abdesti sıkıştırırken veya yel zorlarken namaza durmak.
10- Çok aç olup, yemek hazır iken, namaza durmak. Ancak namaz vakti dar ise, Önce namazı kılmak gerekir.
11- Rükuda başı fazla eğmek veya belin hizasından yüksek tutmak.
12- İlk iki rekâtta Fatihadan sonra, sureyi okumamak.
13- İftitah tekbirinin dışındaki tekbirleri almamak, iftitah tekbirini getirmek farzdır, getirilmezse namaz olmaz.
14- Son oturuşta, Teşehhüdden sonraki duaları okumamak.

Namazda erkek kadın farkı
Namazda, kadın beş yerde erkekten farklı hareket eder, şöyle ki:
1- Erkek; kıyamda, rükuda ve secdede dirseklerini yanlarından uzaklaştırır ve buralarda ayaklarını bir karış kadar birbirinden ayırır, secde de, iki dizini aynı şekilde birbirinden ayırır.
Kadın ise, buralarda dirseklerini yanlarına yapıştırır. Ayaklarını ve secde de dizlerini birbirine yapıştırır.
2- Erkek; rükuda ve secdede karnını uyluklarından uzaklaştırır. Kadın ise, rüku ve secdelerde karnını uyluklarına yapıştırır.
3- Erkekler, kıraatin sesli okunduğu; sabah, akşam ve yatsı namazlarında sesini yükseltir. Kadın ise; yabancı erkek bulunduğu takdirde sesini yükseltmez.
4- Yanlışlık yapan imamını, ikaz etmek gibi bir durum olduğu zaman, erkek; sadece zikir niyetiyle veya hem zikir hem de ikaz niyetiyle “sübhanallah” der. Şayet erkek hiç bir şeyi kasd etmeden veya sadece ikaz niyetiyle, “sübhanallah” derse, namazı bozulur. Kadın ise, böyle bir durumda “tasfik” eder. Yani sağ elin içini sol elin üstüne vurur.
5- Namazda erkeğin avreti, diz ile göbek arasıdır. Hür kadının ise, yüz ve elleri hariç bütün vücudu avrettir.


Namazı bozan şeyler:
1- Abdestin bozulması.
2- Bedene, elbiseye veya namaz kılınan yere necaset bulaşması.
3- Avret yeri açılınca derhal örtülmemesi halinde namaz bozulur.
4- Bir rekâtte, ara vermeden üç adım atmak veya el, ayak ve baş gibi organlarla üç harekette bulunmak.
5- Göğsünü kıbleden çevirmek.
6- Bir şey yemek veya içmek.
7- Gülmek, ağlamak, üflemek, inlemek, aksırmak, öksürmek ve esnemek gibi şeyleri kasten yapınca iki harf çıkarsa, namaz bozulur. İrade dışı yapınca çıkan sesin, toplamı altı kelimeyi geçmezse namaz bozulmaz.
8- Bile bile bir rüknü eksik bırakıp, diğerine geçmek. Mesela rükuu tam olarak yapmadan itidale kalkmak veya itidali tam yapmadan secdeye varmak gibi.
9- Kasden bir rüku veya secdeyi fazla yapmak. Fatiha ve Teşehhüdü tekrarlamak ise, namazı bozmaz.
10- İmama uyan kimsenin, özürsüz olarak imamdan iki rükün geri kalması. Mesela imam ikinci secdeden kalktığı halde, ona uyan kişinin mazeretsiz olarak hala birinci secdede olması gibi.
11- Mestin, ayaktan çıkması veya mesh süresinin dolması gibi.
Zelletü’l Kari (Okuyuş Hatası): Namazda kıraatı ifâ ederken Kur’ân’ın bir kelimesini dahi anlamı bozacak şekilde kasden değiştirilmesi halinde namaz bozulur. Kasıtsız olduğunda lafız Kur’ân lafızlarından değilse namaz bozulur, okunan Kur’ân lafızlarından ise mana da değişse namaz bozulmaz… Şâfiii ve Hanbelilere göre Fatiha dışındaki okuyuşlarda kasıtlı olmamak şartıyla meydana gelen hata sebebiyle namaz bozulmaz.
Bütün oturuşlarda sağ ayak dikilir ve sol ayak yatırılarak üstünde oturulur. Bu oturuşa “İftiraş” denir. Sadece son oturuşta, sağ ayak dikilir ve sol ayak, sağ ayağın altından çıkarılır. Bu oturuşa da “teverrük” denir.

Sabah namazının son rekâtinde rükûdan kalktıktan sonra, eller kaldırılarak kunut okunur. Kunut, ayrıca Ramazan ayının ikinci yarısından itibaren ayın sonuna kadarki vitir namazlarının son rekâtlarında de okunur. 

Namazdan sonra zikir/tesbihat yapılır ve dua edilir.

Bundan sonra secde yerlerini çoğaltmak için, başka bir yerde (kaza veya sünnet) namaz kılınır. Çünkü secde edilen yerler, Kıyamet günü kişiye şahitlik yapacaktır.

secde-i sehv ve secde-i tilavet
Secde-i sehv, yanılma secdesi demektir. (Secde-i sehvi gerektirecek bir şey yapıldığı zaman,) secde-i sehv yapmak, sünnet-i müekkededir.
Secde-i sehv, şöyle yapılır: Namazın sonunda tekbir alıp secdeye varılır, diğer secdelerde olduğu gibi üç kere, “Sübhane Rabbiye’l-a’la ve bihamdihi” denir, sonra; “Sübhanellezi la yenamu ve la yeshu” (Uyumayan ve yanılmayan Rabbim, bütün kusurlardan münezzehtir) denir. Sonra oturulur ve iki secde arasında okunan: “Rabbiğfir li verhamni vecburni verzukni vehdini ve afini ve’fu anni” (Ya Rabbi! Günahlarımı bağışla, bana rahmet eyle, eksiklerimi kapat, bana rızık ver, bana hidayet nasib eyle, bana afiyet ver ve beni affeyle) okunur.
İkinci defa secdeye varılır. Aynı teşbihler okunur. Sonra secdeden doğrulup oturulur ve selam verilir.

Secde-i sehv yapmayı gerektiren haller:
1- Birinci teşehhüd ve kunut gibi, namazın “Eb’az” olan sünnetlerinden birini, unutarak veya kasden terketmek.
2- Kıldığı rekât sayısında şüpheye düşmek. Mesela dört rekâtlı bir namazı kılarken, içinde bulunduğu rekât üçüncü mü, dördüncü mü diye tereddüt eden kişi, üçüncü rekâtte olduğunu kabul edip bir rekât daha kılar. Namazının sonunda, secde-i sehv yapar.
Birinci rekâtın secdesinde iken rüku edip etmediğinde şüpheye düşen kimse, hemen rükua geri dönüp oradan itibaren rekâtını tamamlar, yani rükudan sonra itidal yapar, sonra da secdelerini yapar. Sonra da namazın sonunda secde-i sehv yapar.
3- Kasden yapılınca namazı bozan bir işi, yanılarak yapmak. Mesela fazla bir rekât kılmak, fazla bir rüku yapmak veya fazla bir secde etmek gibi.
4- Fatiha, son oturuştaki teşehhüd ve bu teşehhüddeki salevat gibi bir rüknü, esas yerinde okumakla beraber, başka bir yerde tekrar okumak. Mesela Fatihayı oturuşlarda, teşehhüdü veya salavatı ayakta okumak gibi.
İmama uyan bir kimse; secde-i sehv yapmayı gerektirecek bir iş yaparsa secde-i sehv yapmaz. Ancak imam secde-i sehv yaptığı zaman, cemaat de yapar.

Secde-i tilavet
Secde ayetlerinden biri okunduğu zaman, hem okuyanın hem de dinleyenin, secde-i tilavet yapması, sünnet-i müekkededir. Secde ayetleri 14 tane olup Sad suresi 24. ayet-i kerimedeki secde, tilavet secdesi değil, şükür secdesidir. Dolayısiyle bu ayet-i kerime okunduğunda, secde-i şükür için niyet edilir.
Secde-i şükür, bir nimetin gelmesi, bir musibetin kalkması, bir musibete uğrayan veya günahkâr bir kimse görüldüğü durumlarda, secde-i şükür yapılması sünnettir.
Secde-i tilavet ve secde-i şükrün şartları; namazın şartlarının aynısıdır.
Secde-i tilavet ve secde-i şükrün rükünleri şunlardır:
1- Niyet. 2- Tekbiret-ül-ihram. 3- Bir tane secde yapmak. 4- Oturduktan sonra selam vermek. Şayet secde-i tilavet, namazda yapılıyorsa, cemaat imamına uyar. İmam ve tek başına namaz kılan ise, sadece kalb ile niyet getirirler, dil ile niyet getirilmez.

Cemaatle Namaz


Cemaatle kılınan namazın sevabı, yalnız başına kılınan namazın sevabından çoktur. Hadis-i şerifte: “Cemaatle kılman namaz, yalnız başına kılman namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir” buyuruldu. Camideki cemaatin sevabı da, başka yerdeki cemaatin sevabından çoktur.
Cemaate namaz kıldıran kimseye imam denir. İmama uyana “Muktedi” veya “Me’mum” denir. İmamda aranan şartlar şunlardır:
1- Müslüman olmak.
2- Akıllı olmak (deli olmamak.)
3- Mümeyyiz olmak. Yani kendi başına taharetlenebilme, sağını solundan ayırt edebilme çağına ermiş olmak. Bu itibarla henüz 7 yaşına varmamış çocuğun imamlığı caiz değildir.
4- Erkek olmak. Kadının, erkeklere imam olması caiz değildir.
5- Kıraatinin sahih olması.
6- Kendisine uyulacak imamın, o anda, başka bir imama uymuş halde bulunmaması.
Cemaatle namaz kılmanın şartları
Cemaatle namaz kılmanın bazı şartları şunlardır:
1- Müslüman olmak.
2- Akıllı olmak.
3- İmama uymaya niyet etmek.
4- Namazdaki fiillerde, imamı takip etmek.
5- Uyan kişinin imamın hareketlerini bilmesi.
6- Uyan kişinin itikadına göre, imamın namazının sahih olması. Bir kavle göre; imamın namazı kendi mezhebine göre sahih ise, ona uyan kişinin mezhebine göre sahih olmamasının zararı yoktur.
7- İmamın kılmakta olduğu namazı bilahare iade etmek durumunda olmaması.
8- İmamın kıraatinin sahih olması.
9- Kıble hususunda, imamla ona uyan kimsenin kanaatlerinin bir olması. Kıble konusunda farklı düşünen yani biri kıble bu tarafta, diğeri şu tarafta diyen kimseler birbirine uyamazlar.

İmama Uyanın Halleri: Yalnız kılana münferit, imama uyarak kılana muktedi denir. Muktedi için üç durum söz konusu olabilir. a) müdrik: Namazı tamamen imamla birlikte kılan kimseye denir. İmama en geç birinci rekat rükuda yetişen kimse müdrik sayılır. b) Lahik: İmamla cemaata başlayıp da bir özür sebebiyle namazı imamla tamamlayamayan kimseye denir. Kendi kılamadığı yerleri tamamlar. Seferi olan imama uyan da namazını bu şekilde tamamlar. c) Mesbuk: İmama namazın başında değil, birinci rekatın rükuundan sonra ikinci, üçüncü ve dördüncü rekatlarda uyan kimseye mesbûk denir. Son rekatın rükuundan sonra, imama uyan bütün rekatları yalnız başına devam eder.

Cuma Namazı

Cuma namazının vücub şartları şunlardır:
1- Müslüman olmak. 2- Akıllı olmak. 3- Baliğ olmak.
4- Erkek olmak. Kadınlara farz değildir. 5- Hür olmak. Kölelere farz değil. 6- Mukim olmak. Yolcuya ve göçebelere farz değildir. 7- Sağlıklı olmak. Cuma namazına, yürüyerek veya binekle gitmekte sıkıntı vve zorluk çeken hastaya, çok yaşlıya ve camiye götürecek birini bulamayan amaya farz değildir.
Cuma namazının farzı iki rekâttır. Cemaatle kılınması farzdır.

Cuma namazının sıhhat şartları
Cuma namazının sıhhat yani geçerli olmasının şartları, diğer namazların sıhhat şartları gibidir. Ayrıca aşağıdaki hususlara da riayet etmek gerekir:
1- Cuma namazının şehir veya köyde, meskun saha içinde kılınması. Şu halde meskun saha dışında kalan arazi, çöl ve bahçe gibi yerlerde Cuma namazı kılınmaz. Devamlı çadırlarda yaşayanların, çadırları sahasında Cuma namazı kılınamaz.
2- Cuma namazının; Müslüman, akıllı, baliğ, hür, erkek, mukim olan en az 40 kişi ile kılınması. Bu itibarla; bir köyde bu şartları taşıyan 40 erkek yoksa, onlara Cuma namazı farz değildir ve orada Cuma namazı kılınamaz. Bu şartlardan birini taşımayan mesela mukim, yani yerli olmayıp dışardan gelen yüzlerce yolcu orada toplansa bile, Cuma namazını kılamazlar.
3- Cuma namazının öğle namazının vaktinde kılınması. Öğle vakti çıktıktan sonra, Cuma namazı kılınamaz. Öğle namazı kaza edilir.
4- Cuma namazına, geç kalıp, ancak ikinci rekâte yetişen kimse, Cuma namazına yetişmiş olur.
Fakat ikinci rekâtın rükuundan sonra mesela teşehhüdde, imama yetişen kimse, her iki rekâtı de kaçırmış olur. Böyle bir kimse, imam selam verince kalkıp; dört rekâtlık öğle namazını tamamlar.
5- Birden fazla camide Cuma namazı kılınan yerde, Cuma namazından sonra, ayrıca öğle namazını kılmak.
6- Cuma namazından önce, hutbe okumak.
Kendisine; Cuma namazı farz olan kimsenin, Cuma günü fecir doğduktan sonra, yani sabah namazının vakti girdikten sonra ve Cuma namazından önce; yolculuğa çıkması haramdır. Ancak yol üzerinde Cuma namazı kılınan bir yere yetişip orada kılması mümkün ise, Cuma namazından önce yola çıkabilir.
Kendisine, Cuma namazı farz olan kimsenin, Cuma namazının iç ezanının başlamasıyla beraber, her çeşit dünyevi işlerle meşgul olması haramdır.

Hutbenin Şartları

Hutbe, Cuma namazının şartlarındandır. Hutbenin sahih yani geçerli olmasının şartları şunlardır:
1- Hutbenin iki tane olması ve öğle namazı vaktinde okunması.
2- Hutbenin, bütün rükünlerinin Arapça olarak okunması.
3- Hutbe rükünleri arasında, iki hutbe arasında ve hutbeler ile namaz arasında hafif iki rekât namaz kılınabilecek kadar ara verilmemesi. Ancak rükünler arasında yapılan vaaz, fasıla sayılmaz. Bununla beraber, vaazın kısa tutulması sünnettir.
4- Hutbenin ayakta okunması.
5- Hutbenin bütün rükünlerinin, Cuma namazının sıhhati için aranan şartları taşıyan, en az kırk kişiye işittirecek kadar yüksek bir ses tonu ile okunması.
6- Hatibin, iki hutbe arasında biraz oturması. Bu oturuşun, bir ihlas okunacak kadar sürmesi sünnettir.
7- Hatibin erkek olması.
8- Hutbenin, Cuma namazından önce okunması.

Hutbenin rükünleri
1- Her iki hutbede Allahü tealaya hamd etmek.
2- Her iki hutbede Peygamber efendimize salat (salevat) getirmek. Salavatta O’nun ismini anmak; mesela “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed” demek şarttır, zamir ile söylemek kafi değildir.
3- Her iki hutbede takva için tavsiyede bulunmak. Bu rükün; “Usiküm bi takvallah” (Size, Allah’ın takvasını tavsiye ediyorum) gibi cümlelerle ifade edilir.
4- Hutbelerin birisinde bir ayet okumak. Ayetin birinci hutbede okunması efdaldir.
5- İkinci hutbede müminlere, ahiret ile ilgili dua etmek.
Hutbenin sünnetleri
1- Önce hamd, sonra salevat, sonra takva için vasiyet olmak üzere rükünleri sırasıyla okumak.
2- Hatibin sesini işitenlerin, hutbeyi dinlemeleri.
3- Hatibin, minber gibi yüksek bir yerde hutbe okuması, minbere çıkınca cemaate dönüp selam vermesi, sonra oturması, bundan sonra müezzinin minberin önünde ve hatibin karşısında, ezan okuduktan sonra, hutbeye başlanması.
4- Hutbenin anlaşılır, cümlelerinin düzgün ve kısa olması.
5- Hatibin, hutbe okurken sağa sola dönmemesi. Sağ elini minberin kenarı üzerine koyması vve iki hutbe arasındaki oturuşta ihlas suresini okuması.

Cumanın sünnetleri
Cuma günü, yapılması sünnet olan işlerden bazıları:
1- Cuma guslü niyetiyle gusledip, bedeni iyice temizlemek. Bunun vakti, sabah namazının vaktinin girmesiyle başlar.
2- Uzamış olan el ve ayak tırnaklarını kesmek, fazla kılları gidermek, bıyığı kısaltmak, saç ve sakalı taramak.
3- En güzel elbiseyi giymek, güzel koku sürünmek.
4- Cumaya erken gitmek.
5- Cumaya giderken ağırbaşlı ve sükunetle yürümek, yolda gizlice zikir veya Kur’an-ı kerim okumak.
6- Camiye girince en önde olan boşluğu doldurmak, namaz kılanların önünden geçmemek.
7- Camiye girince, oturmadan evvel, “tehıyyet-ül-mescid” niyetiyle iki rekât namaz kılmak.
8- Cuma günü ve gecesi Kehf suresini okumak.
9- Bol bol salevat-ı şerife getirmek, çok dua etmek, sadaka vermek.

Bayram Namazı

Bayram namazı, mukim, misafir, hür ve köle için müekked sünnettir. Vakti, bayram günü, güneş doğduktan sonra girer ve zeval vaktine kadar devam eder. Güneşin, bir mızrak boyu yükselinceye kadar geciktirilmesi efdaldir. İmamın, namazdan önce ve sonra; nafile namaz kılması mekruhtur. Bayram namazı, sahrada da kılınabilir, fakat camide kılınması efdaldir. Ezan ve ikamet getirilmesi sünnet değildir. Namaza başlanacağı zaman, “Essalatü camiah” (Namaz, bir araya getiricidir) diye seslenilir.
Birinci rekatta 7, ikinci rekatta 5 tekbir getirilir. Her tekbir getirilişinde, eller omuzların hizasına kadar kaldırılır ve bağlanır.


Bayram hutbesi
Namazdan sonra iki hutbe okunması sünnettir. Bu hutbelerin rükünleri ve sünnetleri, Cuma hutbelerininki gibidir.
Bayram hutbesinin sünnetleri şöyledir; imam birinci hutbenin başın da 9, ikinci hutbenin başında da 7 tekbir getirir. İmam, Fıtır (Ramazan) bayramının hutbesinde sadaka-i fıtrin hükümlerini, Edha (Kurban) bayramının hutbesinde ise, kurbanın hükümlerini anlatır.


Bayram günü
Bayram günü namaza gitmeden önce gusletmelidir. Bunun vakti, gece yarısından başlar. Yapılmazsa namazdan sonra yapılmalıdır. Bayram günlerinde güzel koku sürünmek, namaza uzak yoldan gidip, kısa yoldan dönmek, en güzel elbiseleri giymek, Ramazan bayramı namazına gitmeden önce hurma yemek ve hurma sayısının tek olması. Kurban bayramında ise, bayram namazını kılıncaya kadar hiçbir şey yememek. Kurban bayramında, Arafe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar farz ve nafile, her namazdan sonra tekbir getirmek.

Nafile namazlar
Nafile namazlardan bazıları şunlardır:
1- Duha namazı. Bunun vakti, güneşin doğup bir mızrak boyu kadar yükselmesiyle başlar ve öğleye kadar devam eder. En azı; iki rekât, efdal olanı sekiz rekâttır.
2- Teheccüd namazı. Vakti, yatsı namazını kıldıktan sonra girer ve fecir doğuncaya kadar devam eder. Bir miktar uyuduktan sonra, uyanıp kılınır. En azı iki rekâttır, çoğu için bir sınır yoktur.
3- Tehıyyet-ül-mescid namazı. Camiye girince; oturmadan iki rekât olarak kılınır. Herhangi bir farz veya başka bir nafile namaz kılınırsa, tehıyyet-ül-mescid namazı yerine de geçer.
4- Tesbih namazı. Bu namaz, dört rekâttır. İki rekâtta bir selam vermek daha iyidir. Mekruh vakitler dışındaki bir zamanda kılınır. Her rekâtta 75 defa “Sübhanallahi vel-hamdü lillahi ve la ilahe illallahü vellahü ekber” denir.
Bunun 15 adedi Fatiha ve sureyi okuduktan sonra ayakta, 10’ar adedi de rüku’, itidal, birinci secde, iki secde arasındaki oturuşta, ikinci secdede ve ondan sonraki istirahat ve teşehhüd oturuşlarında okunur.
5- Evvabin namazı. Buna “gaflet” namazı da denir. Çünkü bu vakitte, insanlar; yemek yemekle meşgul olup bu namazdan gafil oluyorlar.Bunun vakti, akşam namazından sonra başlar ve kırmızı şafak’ın kaybolmasıyla yani yatsı namazının vaktinin girmesiyle biter. En azı iki, en çoğu yirmi rekâttır.
6- Abdest namazı. Abdest alındıktan sonra, abdest namazı niyetiyle iki rekât halinde kılınır.
7- Sefer namazı. Yolculuğa çıkılacağı zaman, evden çıkmadan önce iki rekât ve yolculuktan dönüşte de iki rekât “sefer namazı” kılınır.
Dönüşteki sünneti, eve varmadan önce, camiye uğrayıp orada kılmak daha sevabdır.
8- İstihare namazı.Bir şey yapmak isteyip de, yapılmasında mı yoksa yapılmamasında mı hayır bulunduğunu bilmeyen kimsenin, iki rekât istihare namazı kılması sünnettir. Namazdan sonra aşağıdaki dua okunur. Namazdan sonra o işi yapmak için kalbine ferahlık gelirse; o işi yapmalı, yoksa yapmamalıdır:
“Allahüme inni estehiruke bi ilmike ve estakdiruke bi kudretike ve es’eluke min fadlikel-azimi fe inneke takdiru vela ekdiru ve ta’lemu vela a’lemu ve ente Allamul-guyubi Allahümme in kunte ta’lemu enne hazel-emre hayrun li fi dini ve meaşi ve akıbeti emri fekdurhu li ve yessirhu li sümme barik li fihi ve in kunte ta’lemu enne hazel-emre şerrun li fi dini ve meaşi ve akıbeti emri fesrifhu anni vasrifni anhu vakdur liyel-hayra haysu kane sümme erdini bihi.” ifadesinin yerine, ihtiyacı ne ise, onu söyler.
Meali:
(Allah’ım! Senin ilminle hayır, kudretinle de kuvvet diliyorum. Senin büyük fazlından istiyorum. Şüphesiz sen, güç yetirirsin, ben güç yetiremem. Sen bilirsin, ben bilemem ve sen gaybı çok iyi bilensin. Allah’ım! Eğer bu iş; dinim, geçimim ve akıbetim açısından benim için hayırlı ise, onu benim için takdir buyur ve bana müyesser eyle sonra onu bana bereketli kıl. Şayet bu iş; dinim, geçimim ve akıbetim açısından benim için şer ise; onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Benim için hayır nerede ise, onu benim için takdir buyur, sonra da beni onunla razı eyle.)

Seferilik ve iki namazı cem
Yolculukla ilgili 4 çeşit ruhsat vardır. Bu ruhsatlar şunlardır:
1- Kasr yapmak, yani 4 rekâtlı olan; öğle, ikindi ve yatsı namazlarını 2’şer rekât halinde kılmak.
Yolculukta kazaya kalmış olan namazlar da, yolculukta kasr ile kılınabilir. Fakat mukim iken kazaya kalmış olan namazlar, seferde kasr ile kılınamaz.
2- Ramazan orucunu tutmamak. Seferi olan kimse, Ramazan orucunu tutmayabilir, sonra mukim olunca güne gün kaza eder.
3- Üç gün yani 72 saat, abdestte ayakları yıkamak yerine, mest üzerine mesh etmek. Mukim olan kimse, ancak bir gün bir gece yani 24 saat mesh edebilir.
4- Namazları cem etmek. Yani öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı takdim veya tehir ederek beraber kılmak. Takdim öne almak; tehir de ertelemek, demektir.

Kasrın şartları
Seferde kasr yapmanın yani, dört rekâtlı namazları, iki rekât halinde kılmanın şartları şunlardır:
1- Yolun uzun olması. Yani; en az 80 kilometre ve 640 metre olması. Bu mesafe, uçakla da gidilse yine seferi olunur. Biri kısa, diğeri uzun olmak üzere; bir yere iki yoldan gidiliyor ve bir ihtiyaçtan dolayı, uzun yol tercih ediliyorsa, namazlar kasr edilebilir. Fakat sadece namazları kısa kılmak için, uzun yol tercih ediliyorsa, kasr caiz değildir.
2- Yolcunun; kasrın caiz olduğunu bilmesi. Şayet bunu bilmeden namazları kasr ederse, kıldığı namaz sahih olmaz.
3- Günah işlemek için yolculuğa çıkmamış olmak.
4- Belli bir yeri kastetmek.
5- Tekbiret-ül-ihram ile birlikte kasra niyet etmek.
6- Kasr niyetini bozacak herhangi bir durumun olmaması. Şayet kişi, kasra niyet edip etmediğinde şüpheye düşerse, namazını tam kılar.
7- Namazını dört rekât olarak kılan imama uymamak.
8- Namazı tamamlayıncaya kadar, seferin devam etmesi.
9- İkamet yerinden çıkmış olmak.

Cem-i takdimin şartları
Seferde, cem-i takdim ile namaz kılmanın yani; ikindiyi, öğle vaktinde; yatsıyı da, akşam vaktinde kılmanın bazı şartları vardır. Bu şartlar, şunlardır:
1- Tertibe uymak. Yani ikindiyi öğle vaktinde kılacaksa, önce öğleyi sonra ikindiyi kılmak. Yatsıyı da akşam vaktinde kılacaksa, önce akşamı sonra yatsıyı kılmak.
2- Birinci namazda cem etmeye niyet etmek. İftitah tekbiri ile birlikte niyet etmek sünnettir.
3- İki namazı ard arda kılmak. Aralarında sünnet dahi kılınmaz.
4- İkinci namaza başlayıncaya kadar yolculuğun devam etmesi.

Cem-i tehirin şartları
Cem-i tehirin yani öğleyi ikindi vaktinde ve akşamı yatsı vaktinde kılmanın iki şartı vardır:
1- Birinci namazın vakti çıkmadan, namazı cem-i tehir ile kılmaya niyet etmek.
2- İkinci namazı da kılıp bitirinceye kadar yolculuğun devam etmesi.

Yolculuk ne zaman biter?
Yolculuk sona erince, sefer ruhsatlarından istifade edilemez. Şöyle ki:
a) İkamet yerine dönmekle, yolculuk sona erer.
b) Gideceği yerde, dört gün veya daha fazla kalmaya niyet eden kimse, oraya varmakla yolculuğu son bulur.
c) Bir kimse, gideceği yere varmadan, orada ikamet etmeye niyet etmemiş ise, veya giriş-çıkış günleri hariç dört günden az bir müddet kalmaya niyet etmişse, oraya varmakla yolculuğu son bulmaz.
d) Bir yerde, giriş ve çıkış günleri hariç dört gün kalan kimse, mukim olur.
e) Gideceği yerde, göreceği işinin, dört günde bitmeyeceğini bilen kimse, oraya varmakla mukim olur.
f) Eğer işinin her an için bitebileceğin! tahmin ediyor ve bittiği anda dönmeye niyetli ise, bir de ikamet etmeye niyet etmemişse, 18 güne kadar yolcu sayılır.
g) Durmuş olduğu halde, dönmeye niyet eden kimsenin seferiliği bitmiş olur.

Cenaze namazı ve defin
Ölüm halindeki hastaya, Kelime-i tevhid telkin edilir. Hasta; Kelime-i tevhidi getirince, artık konuşturulmaz ve Kelime-i tevhid telkin edilmez. Ancak kelime-i tevhidi getirdikten sonra bir şey konuşursa, yine telkin edilir. Yanında Ya-sin-i şerif suresinin okunması da menduptur.
Hasta, ölünce gözleri yumulur, alt çenesi bir bezle -ağzı kapatılarak- başından bağlanır, mafsalları yumuşatılır, elbisesi soyulur, üstüne hafif bir örtü çekilerek bir tarafı başının altına, diğer tarafı ayaklarının altına geçirilir, şişme-mesi için küçük bir demir parçası, karnı üzerine konur.
Hastanın ölümünden önce veya sonra dövünmek, yaka yırtmak, saç yolmak, yüzü siyaha boyamak gibi hareketler haramdır. 
Hasta ölünce, Müslümanların şu beş vazifeyi yapmaları farz-ı kifayedir:

1- Ölüyü yıkamak: Bu yıkamanın en azı, bütün bedenini, temiz bir su ile bir kere yıkamaktır. Cenaze-, dışardan görülmeyecek kapalı bir yere götürülür, yüksek bir yere, ayakları kıbleye doğru gelecek şekilde sırt üstü yatırılır. Mümkünse baş kısmı biraz yüksekte tutulur.
Ölüyü, yüzükoyun yatırmak haramdır. Sünnete uygun olarak üç kere yıkandıktan sonra, başından ayağına kadar her tarafına su dökülür.
Yıkayıcı ve yardımcısının, ölünün avret yerine bakması haramdır. Ölünün yüzünü bir bezle örtmek ve ona abdest aldırmak sünnettir.
Erkek cenazenin, erkek; kadın cenazenin de kadın tarafından yıkanması gerekir. Ancak kadın, ölen kocasını, erkek de ölen hanımını yıkayabilir. Küçük çocuğun, cinsiyetine bakılmaz; erkekler de kadınlar da yıkayabilir.
Hamileliğin asgari müddetinden önce yani 6 ayı tamamlamadan düşen çocuğun namazı kılınmayacağı gibi, yıkanmaz da. Ancak düşükte, hayat belirtisi varsa, normal bebek gibi yıkanıp namazı kılınır. Hayat belirtisi yoksa fakat şekillenmişse, namazı kılınmaz, öbür vazifeler yapılır. Şekillenmemiş ise, hiçbir şey gerekmez. Sadece bir beze sarılıp gömülmesi sünnettir. Hamileliğin asgari müddetinden sonra düşürülmüş olan ise, hayat emaresi bulunmasa ve şekillenmemiş olsa dahi, büyük muamelesi görür. Bütün vazifeler yapılır.

2- Ölüyü kefenlemek (Tekfin). Kefenin en azı, ölünün bütün bedenini örtecek bir örtüdür. En mükemmeli ise, erkek için her biri ölünün başından ayağına kadar bütün bedenini örtecek üç örtüdür.
Kadının en mükemmel kefeni de; bir etek, bir gömlek, bir başörtüsü ve her biri bütün vücudunu örtecek iki örtü olmak üzere beş parçadır. Kefenin beyaz olması sünettir.

3- Cenaze namazını kılmak. Bu namazının 7 farzı vardır, şöyle ki:
a) Niyet etmek. Niyet, “Hazır olan bu ölü üzerine, dört tekbirli farz-ı kifaye olan cenaze namazını kılmaya niyet ettim” diye getirilir.
b) Kıyam yani ayakta durmak.
c) Tekbiret-ül-ihram ile beraber dört tekbir getirmek.
d) Birinci tekbirden sonra Fatiha suresini okumak.
e) İkinci tekbirden sonra, Peygamber efendimize, şöyle salevat-ı şerife getirmek:
“Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali muhammedin kema salleyte ala İbrahime ve ala ali İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin kema barekte ala ibrahime ve ala Ali İbrahime fil-alemine inneke Hamidun Mecidün.”
Meali:
(Ya Rabbi! Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline salevat getir, tıpkı Hazret-i İbrahim’e ve O’nun Aline salevat getirdiğin gibi. Yine Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline bereket ver, tıpkı bütün alemler içinde Hazret-i İbrahime ve Onun Aline bereket verdiğin gibi. Hiç şüphesiz sen, Hamid ve Mecid’sin.)
Sadece: “Allahümme salli ala Muhammed” (Ya Rabbi! [Hazret-i] Muhammed’e salat [rahmet] eyle.) de denebilir.
f) Üçüncü tekbirden sonra şu duayı okumak:
“Allahümmag’fir lihayyina ve meyyitina ve şahahidina ve gaibina ve zekerina ve ünsana Allahümme men ahyeytehü minna fe ahyihi alel-islami ve men teveffeytehü minna fe teveffehü alel-imani”
Meali:
(Allahım! Hayatta olanımıza, ölenimize, hazır olanımıza, gaib olanımıza, küçüğümüze, büyüğümüze, erkek olanımıza ve kadın olanımıza mağfiret eyle [günahlarını affeyle!] Allah’ım! Bizden, kendisine hayat verdiğine, İslam
üzere hayat ver; ölüm verdiğine de iman üzere ölüm nasip eyle)…
Ölen kimse, çocuk ise ona uygun dua okunur.
Cenaze namazında sadece: “Allahümmagfir lehü” yani (Ya Rabbi, onun günahlarını bağışla) demekle de farz yerine gelir.
g) Dördüncü tekbirden sonra şu duayı okumak: “Allahümme la tahrimna ecrehu vela teftinna ba’dehu vagfir lena ve lehu.”
Manası: (Ya Rabbi, bizi onun sevabından mahrum eyleme, ondan sonra bizi fitneye düşürme ve bizi de onu da bağışla!)
Ondan sonra selam verilir.

4- Cenazeyi mezarlığa taşımak (teşyî’). Cenazeye refakat edenlerin, onun önünde ve yakınında yürümeleri, hızlı götürmeleri, ölümü hatırlamaları sünnettir.
Cenazeyi karşılayan kimse şöyle der:
“Allahü ekber Allahü ekber Allahü ekber haza ma veadenellahü ve resulühü ve sadekallahü ve resulühü Allahümme zidna imanen ve teslimen.”
Meali:
(Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Bu, Allah’ın ve Peygamberinin, bize vadettiği şeydir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir. Allah’ım! Bizim, imanımızı ve teslimiyetimizi artır!)
Ayrıca şöyle der: “Sübhanel-hayyillezi la yemutü ebeden” (Her zaman diri olan ve hiçbir zaman ölmeyen [Allahü teala,] her çeşit kusurdan münezzehtir.)

5- Cenazeyi defnetmek (tedfîn). Cenazenin boyundan biraz uzunca (derin) bir çukur kazılır. Toprak gevşek ise, kazılan çukurun ortasında, ölünün rahat sığabileceği bir yer açılır ve cenaze oraya yerleştirilir, sonra üstü uzun ve geniş taşlar veya kalaslarla kapatılır. Daha sonra toprak atılır. Cenazeyi kabre koyarken:
“Bismillahi ve ala milleti Resulillahi” Ya ni (Alla hü tealanın ismiyle ve Resulullah’ın dini üzere,) denir.
Ölünün, sağ yanağının altına sert bir toprak parçası koymak sünnettir. Cenazenin, kabirde sağ yanı üzerine, kıbleye karşı yatırılması ise, farzdır.
Defin işi bittikten sonra, bazı fıkıh alimlerine göre telkin verilmesi sünnettir.

Taziye

Üç güne kadar, taziye yapmak sünnet-i müekkededir. Taziye definden önce de yapılabilir, sonra da. Ancak definden sonra yapmak evladır. Şayet yakınları çok üzülüyorlarsa, onlara sabırlandırmak (teselli etmek) için, definden önce taziye yapmak evladır. Taziye için şöyle söylenir:
“E’zamellahü ecreke ve ahsene azaeke ve gafere li meyyitike.”
Meali: (Allah, sevabını çoğaltsın, tesellini güzel yapsın ve ölünü affetsin.)